Sevgili Minyatürüm;
İyikiler kesemin derinliklerine inerken bir an kendimi
anılar köşesine çekilmiş olarak buluyorum. Kendimi Geçmiş kişisinin kapısını çalarken
görüyorum. Ne bir ses ne bir seda… Çekilmiş köşesine gelecek tufanının
fragmanını izliyor gibi. Yorgunluğundan mıdır bilinmez; ‘’Filmin devamı benim hanemdeki
yaşanmışlıkların etkisiyle yolunu bulmuş gibi’’ diyor ve tebessüm ediyor. Geçmiş
kişisinin yanından hüzünle ayrılıp, Gelecek kişisinin kapısına yöneliyorum. Kapıya ulaşabilmek için muhasebe vagonuna biniyorum.
Düşünüyorum, hatırlıyorum, öfkeleniyorum, arada da olsa tebessüm ediyor,
heyecanlanıyorum… Çok da uzaklara değil şöyle birkaç sene öncesine uğruyorum.
İyikiler ile keşkelerin kol kola gezip oyunlar oynadığına şahit oluyor,
ardından gözümün oyun skoruna takıldığını fark ediyorum. İyikilerin keşkelere
fark attığını görünce mutlu oluyorum. İyikilerin başarısını tebrik ederken, keşkelerinde
skora desteğinden dolayı onu da tebessümle selamlıyor ve oradan ayrılıyorum.
Yolda giderken birkaç minyatür ruha rastlıyorum. Bana yönelerek
ellerindeki gönül keselerini uzatıp, hazinelerine bir altında benim koymam
gerektiği sesi ile irkiliyor,mutlu oluyorum. Hazinelerinin kapılarını bana da
araladıklarını görünce heyecanlanıp, geleceğe daha da bir umutla bakıyorum. Bu
masum minyatürlerin tebessümleri ile birlikte gelecekte dünyanın hazinelerin kapılarını
aralayarak, çevrelerine katacakları servet düşüncesiyle hemhal oluyorum. Sadece karşılaştığım bu üç beş minyatür için
bile ‘’Fedakarlık’’ kelimesinin ‘’Kar’’ kısmında değil de ‘’Eda’’ kısmında
kalıp, ‘’ Eda Edebilmek’’ rüzgarına
kapılmak gerektiği düşüncesi ile savruluyorum. Minyatürlerin keselerine bıraktığım
birkaç altının huzuru ile muhasebe vagonundan inip Bugün durağına varıyorum.
Bir gün yine geçmiş durağına uğradığımda güzel anılar
dinlemek için Bugünün kıymetini bilmem gerektiğine şahit oluyorum. Geçmiş kişisinden
aldığım derslerin tekrarını Bugün durağında yaparak Gelecek kişisine
yöneliyorum…
Gelecek kişisi bindiğim vasıtayı nerde bekler bilinmez… Yolculuk
bu ya; galiba asıl olan yolda kalmamak
için azığı sağlam tutup; yönünü, gönlünü, sözünü, özünü, ömrünü hep O kapıya
yöneltmek gerek… Yolu iyi seçmek , yoldaşı iyi seçmek , vasıtayı iyi seçmek en büyük mucize…
“Feda’ya Kar’ın değil de Eda’nın eşlik ettiği bir gelecek
düşlüyorum.”